2 Ekim 2009 Cuma

Bangkok







Bangkok...







Bangkok yazısı da azcık gecikti sanırım. Ama Hindistan’tan gelince böyle oluyormuş burada. Muhteşem havaalanı ve hayatımda vizesiz girdiğim ilk ülke olması beni baştan çakırkeyf etti zaten. Akabinde de Th Khao San Road yakınında yer alan ucuz turistik bölgeye yerleşip barları ve gece hayatını keşfettim. Bu da tam sarhoş etti. Bir iki gün tadını çıkarmaya karar verdim buradaki gevşek hayatın. Zaten havalarda çok iyi gitmiyordu. Sürekli bulutlu ve arada da yağmurlu. Tabi bütçeyi sarstı burası biraz. Allahtan Seven Eleven her yerde var da kocaman Chang birasını 40 Bahta alabiliyoruz (Bir dolar 33 baht civarı). Yemekler de tam benim ağzıma layıkmış. Sabah akşam karides kalamar yutuyorum şerefsizim:)

Bu birkaç günde, sadece sizlere aktarabilmek için gece hayatının değişik yönlerine de dahil oldum. Ama seyirci olarak sadece. Yanlış anlaşılmasın rica ederim. Hindistan’da tanıştığım üç ingiliz gençle burada da karşılaştım. Gidip görelim abi, ne oluyor ne bitiyor diye ısrar ettiler. Çocukları kıramadım. E yaşça da büyüğüz, başlarına bir şey gelir diye biraz ürktüm ve istemeyerek kabul ettim. Şimdi adını tam hatırlayamadığım başka bir bölgeye gittik. Bazı şovlar gördüm ama burda pek anlatmak istemiyorum açıkçası. Ama ben bu yetenekli arkadaşları gerçekten çok takdir ettim. Hem müessesenin bütün çalışanları (hepsi bayan) da aşırı cana yakındı. Eğer bu canayakınlık Nevizade’de olsa hergün giderdim diye düşündüm kendi kendime. Ama bu canayakınlık orda olsa, pek çok kimse oradan çıkmazdı ya neyse… Şovun akabinde kulüpler neye benziyor diye de bakalım dedi gençler. Yine pek istemeyerek kabul ettim. Ben şahsen dans müzik falan bekliyordum ama yanlış kulüplere giriş yaptık sanırım. Canlı alabalık satan bir lokanta hayal edin. Girince karşınızda kocaman bir akvaryum var. Ve balıklar “beni seç, beni seç” diye el sallıyor (evet bu balıkların elleri de var). Zaten niyeti bozan biri bile bu akvaryumvari manzaraya gülüp dışarı kaçar. Sanırım gece hayatı ile bu kadar detay yeter. Zaten ben de fazlasını bilmiyorum. Çocuklara “abiniz sayılırım, ama ben bu kepazeliklere de daha fazla dayanamam” dedim ve otelime geri dönüp kitabımı okudum…

Turistik yerleri de ihmal etmedim. Yoğunlukla altın renkli ama diğer her türlü renklerle de bezenmiş parlak tapınakları ziyaret etme şansım oldu. Muhteşem renkler ve enterasan mimarileri ile gözalıcı yerler. Haliyle de kalabalık. Sabah boş bulunup şort giyerseniz benim gibi, bir eflatun pantolon için kapıda bir saat dikiliyorsunuz. Terlemeniz de cabası. Ama gezdiğime değdi. Grand Palace şahane bir yermiş. Wat Arun da nehrin öbür tarafında. Sonrasında oraya devam edeyim dedim. Motora atlayıp karşıya geçerken iki Budist rahibin yanına oturdum. Fotoğraf çekebilir miyim diye sordum (Fotosunu göreceğiniz arkadaş flickr’da). Tamam dedi. Sohbete başladık. Zaten elinde bir torba kitap var arkadaşımın. İngilizce süper. Muhabbet koyulaştı. Eşyaları bıraktıktan sonra geldi buldu beni. Ben de Lipton Ice Tea ısmarladım kendisine (zaten sakın bira alıp gelme ha diye tembihlemişti). Nehrin kenarında iki saat muhabbet ettik. O da benim gibi 30 yaşında, ama 18 senedir rahip. Dünyevi hiçbirşey yok. Kendisine de nasıl yaptığını sordum zaten. Biz de insanız, arada bizim de isteklerimiz oluyor tabi dedi. Ama meditasyon ve disiplinle bu düşüncelerden uzaklaştıklarını söyledi. Hatta kuzeydeki kızların çok güzel olduğunu kendisinden öğrendim. Uzun ve keyifli bir sohbet oldu yeni dostumla. Aklıma hiç budist bir rahip dostum olabileceği gelmemişti. Bir de kısa dönem rahipler var etrafta. 3-4 ay rahiplik yapıp normal hayata geri dönüyorlar. Sohbetimiz sırasında birkaçı geldi bu kısa dönemlerin. Bir baktım bir tanesinin kolu dövmeli, bir de sigara yaktı, cep telefonunu çıkarttı. Ben de şaşkın şaşkın baktım tabi. Sonuçta kendi istekleri ile gelip gidiyorlar ve çok fazla baskı olmuyor üzerlerinde. Budist rahiplerinden bizim astsubaylar gibi giriştiklerini sanmıyorum diğer rahip adaylarına…. Dostum da bu onlrın tercihi dedi. Bu arada Liverpool taraftarıymış dostum ama Roberto Carlos’lu feneri de biliyor tabi (kim bilmez ki? bu arada fener napıyor yahu? Bir allahın kulu da haber vermiyor. Derbi ne zaman? Cimboma daha geçirmedik mi?). Biraz da futboldan konuştuk haliyle. Saat geç olunca nehrin öbür tarafına geçtik tabi. Biraz gıda lazımdı. Ben de bir yer bulup, deniz ürünlü yemeğimi ısmarladım. Acı yapın dedim. Az değil mi dedi arkadaş. Ben, baya acı yap dedim. Etraftakilere bakıp acı istiyor bu saftirik dedi sanırım. Çünkü herkes çok eğlendi, güldü. Yemek geldi, içine bir iki süs biberi doğramış. Bana dokunmadı tabi. Yemek bitince ben gittim yanına, dedim acı koymayı unuttunuz mu? Kek gibi baktı önce ama vaaayyy bee falan gibilerinden bir şey mırıldandı. Bu sefer ben kalabalığa dönüp güldüm. Bu mu acı dediğiniz yemek falan dedim, anlamadılar. Sanırım iddialara girerek yemek işini beleşe getirebilirim. Denemek lazım.

Şu ana kadar geçirdiğim vakitte Tayland’ı sevdim. Temiz, düzenli. Trafiği belli saatlerde rezalet ma hangi büyük kentin değil. Yemekler harika ve ucuz. İnsanlar canayakın. Ki sadece Bangkok’u gördüm. Burdan kaçınca daha da iyi olacaktır sanırım. Bir iki gün içinde kuzeye devap edip oraları keşfedeceğim. Bir can sıkıcı olay, Çağlayan’ın başına gelen Vietnam vizesini alamamak olayının bende de tekrarlanması. Bir Türk dünyaya bedelken niye Vietnam’a giremiyor, gerçekten anlayamadım. Bir ara yol da bulamadım. Sanırım sağlık olsun deyip önümüzdeki maçlara bakacağız. Laos ve Kamboçya’da daha fazl vakit anlamına geliyor. Neden olmasın?

Yarın gidip nehirdeki yüzen pazar yerini, Kwai köprüsünü ve de Kaplanlı Tapınağı ziyaret edeceğim. Kaplanlarla ilgili meraktayım. Biri beni kapmaz umarım. Gerçekten muhteşem hayvanlar, bakalım yakından nasıllarmış. Biraz mıncıklayıp severiz artık. Sabah ola hayrola. Tur erken, bugün bira yok…

5 yorum:

  1. 6s'ye daha geçirmedik.O maça 3 hafta daha var.Şu an ligde 6s'nin 2 puan önünde lideriz.7'de 7 yaptık.Uefa'da Sherrif'i yendik.Grupta 2nci sıradayız.Futbol vasat,skorlar iyi.

    YanıtlaSil
  2. ARŞİPEL MASALCISI2 Ekim 2009 23:01

    Sonunda kendine uyacak bir yer buldun efe.
    Ucuz bira ve deniz ürünleri.
    daha ne istiyorsun?
    litrelik bira'ya devam.

    YanıtlaSil
  3. ilk defa bir yer adını unuttuğunu okuyoruz,hani şu gece hayatının olduğu başka bölge.meşhur pattaya olmasın veya Bangkok içinde Patpong.Durumu anlıyorum,ayrı bir sitede ayrıntılı yazılabilirdi,evet burası yeri değil.

    YanıtlaSil
  4. Kaplan severdin madem de bizim canım totoromuza laf ediyorsun, minyatür kaplan işte.
    Taylandı iyice tetkik et, yasanabilir biyerse topluca taşınırız.

    YanıtlaSil
  5. Griffith,
    fener guncellemesi icin tesekkurler:)
    arsipel masalcisi,
    Tayland ilerisi icin kesinlikle dusunulebilecek ulke. sabah aksam karides, kalamar, bira...
    adsiz,
    Patpong dogru cevap. aklimdan cikivermis iste bu bolgenin ismi... nasil oldu ki?
    polente,
    yazilari takip et. yorumundan once totoraya atifta bulunup iyi seyler soylemistim zaten:)
    saygilarimla...

    YanıtlaSil