19 Ağustos 2009 Çarşamba

Son Resim / İlk Resim ve Yolculuk

İstanbul’da ki son resmim biraz kurbanlık koyun gibi oldu sanırım. Ama insan azcık da heyecanlanıyor yahu. Sabah kalkıp son kontrolleri yapıp, çantayı sırtlandık. Pek de hafif olmamış namussuz. Güya az eşya aldık yanımıza.
Tabi ki Kadıköy’den kalkan deniz otobüsünü kaçırdım (bu sefer ben de kabahat yok anne, çalışma varmış. Hatta taksici beni Bostancı’ya götürürken Kadıköy’de CHP kazandığı için AKP’nin bu işleri bilinçli yaptığını söyledi). Sonuçta vakitlice vardım havaalanına.
Enterasan bir grup olan Umre yolcuları ile uçağa doluştuk. Gerek yok diye bir kıytırık saat almamıştım. Bundan ötürü tam ne kadar uçtuk bilemiyorum. Sonra da çölün ortasına iniverdik. Kapıda 10 Ürdün Dinarı’na vizemizi aldık (10 Euro’ya tekabül ediyor). Sonra “other nationalities” yazan öbür sıraya girdim. Boşuna beklemişim, adam almışın vizeyi, geçsene dedi. Geçtik çıktık.
Memleketimizin en çok sevdiğim (!) meslek grubu olan taksicilerin buradaki meslektaşları da “where you go my friend” dediler. Buranın Havaş’ının yerini önceden öğrendiğimden, istifimi bozmadan yürüdüm. Ve buldum da! 3 Dinarı da oraya verdik, bileti aldık. Çantamı yanıma alacağım beyefendi, içinde kırılacak var demeye çalışırken görevli ayı “memnu, memnu” dedi, aldı bizim çantayı fırlattı. Aşk-ı Memnu’yu okumuştum. Ama “yassak hemşerimi” anladığımda çantam bagajdaydı vallaha. Kesin yassak da değildir ama kaderime razı oldum. Malzemeler hala sağlam ama.
Salimen otogara da vardım. Tabi taksiciler hazır asker. En son birisi nereye dedi, dedim “downtown, ama yürüyeceğim!”. Dedi “20 km’s, you are crazy”. Sallıyordur dedim yürümeye devam ettim. Sonra baktım polis abiler var, sigara tellendiriyorlar, hemen çaktım bir Selamın Aleyküm, bir de sigara uzatttım. Almadı, ama giden otobüsü gösterdi. Orda da dedik derdimizi, beş dakkalık konuşmadan sonra doğru otobüs olduğunu söylediler.Velhasıl, 20 km kadar gittikten sonra (Şaka, şaka ,o kadar uzak değil aslında ama trafik burda da güzel) Mahmutpaşa’da ki hanlara benzeyen Hotel Mansour’u da buldum. Girdik, iki deliyürek künefeye çökmüşlerdi. Beklerken Hostelin tek beleş şeyi olan çaydan bir fincan götürdüm.Gittim odaya. Sonra. Yorulmuşum. Sonra da yattım uyudum…

6 yorum:

  1. Biraderim yolculuğa sağ salim başlamış olman içimizi rahatlattı. Fakat havalimanında bana verdiğin sözü de hatırlatmak isterim. Hani resmi çeken şahsa atıfta bulunup, teşekkür edecektin. Lütfen sözünde dur kardeşim :)

    YanıtlaSil
  2. "polislere sigara uzattim" derken o sigarayi sadece boyle durumlar icin yaninda tasidigini dusunuyorum yoksa yaniliyor muyum? efe sigara icer mi yahu?
    bu arada kuzen ben "emel" olan...

    YanıtlaSil
  3. 1$ daha ödeseydin daha iyi bi yer bulmuştum ben sana, niyse en azından varmış olduğun bilgisini almak iyi oldu.

    YanıtlaSil
  4. Vay Adisyon Bey dedin dedin vardın sonunda Urdune ha.Dikkat et Lut gölünden su içme ha !!Hem cok tuzludur hemde daha tehlikeli bi hikayesi vardır,onuda gelınce anlatırım
    hadı habersız bırakma

    YanıtlaSil
  5. Sukur varmissin ilk duraga! Beles diye butun verilen caylari icme haa!

    YanıtlaSil
  6. Efe'cim vardığına sevindim :=) haberlerini bekliyoruz :=) sevgiler...

    YanıtlaSil